KADIN


8 Mart Dünya Kadınlar Gününe İthafen...Bir an önce tüm dünya kadınları birleşerek dişil enerjiyi dünyasal yerine oturtmalı bu konuda gerekenleri acilen yapmalıdır.


Her şeyin zıttı ile var olduğu  bu dünyada yaşam bu  iki zıtlığın tezahürü ile devam etmektedir. Bütünlüğe varış için ise önce bu iki zıt enerjinin denge noktasına gelmesi gerekmektedir.

Holistik bakış açısı,   tüm bu halleri meydana getiren frekansları  bütünüyle kavrayabilmeni  ve yaşama o gözle bakarak anlayabilmeni  sağlamaktadır. O bütünlükte, düşük frekanslara sahip olan korku, kendini güvende hissetme ihtiyacı, öfke, kıskançlık, sevilme ihtiyacı yok sadece koşulsuz bir sevgi vardır.

Yaşamın iki karşıt enerjisi olan dişil enerji ile eril enerjiyi içinde barındıran kadın ve erkek  ise bütüne vardığında  insan ortaya çıkmaktadır.Dünya tekamülünü  kendisine bahşedilmiş özgür irade ile  gerçekleştirme görevini  üstlenmiş olan insan oldukça zor olan bu hedefe varabilmek için dişil ve eril enerjinin dengesine ihtiyaç duymaktadır.

Fizik bedende zayıf olan kadın korunma gerektiren ortamlarda erkeğe ihtiyaç duymakta,  yaşam enerjisi olarak zayıf olan erkek  bu enerjiyi kadından almakta, duygusal bedende zarafeti , şefkati, birleştirici gücü, merhameti tüm evrene yayarken  gerekli ilgi için erkeğe ihtiyaç duymakta ve erkeğe nazaran daha kırılgan olduğundan  duygusal açıdan zayıf bir görüntü vermektedir.  Akıl dediğimiz zihinsel beden de yaşama bakış, kavrayış ve organizasyon açısından erkeğe göre önde  ve daha güçlü bir konumdadır. Sezgisel beden de kadın açık ara erkekten önde ve çok özel bir yerdedir.

Kadın bu özelliklerini dişil enerjiden, erkek kendi özelliklerini eril enerjiden almaktadır.

Orta çağlardan beri tüm dünyada bastırılan kadın, bu bastırılma sonucunda  dişil enerjinin evrendeki yerini, öne çıkan eril enerjiye devretmiştir. Denge bozulduğunda  kantarın kendi  lehine kaydığı eril enerji dünyada  korumaya yönelik  bedensel gücü şiddete çevirmiş. bencillik, sahiplenme, zarafetten uzaklaşma,  şefkat yoksunluğu ve kaybolan birleştirici  tutum yerine ayırımcılık yaşamın kaçınılmazları  olmuştur.

Göreceli olarak dünyada , kadının daha çok  bastırıldığı  bölgelerde yaşananlara bakılırsa bunu anlamak daha kolay olacaktır.

Beş duyumuzla algılayamadığımız alemlere ait bilgiler artık  yağmur gibi yağmakta ve  rüya alemi içerisinde yaşayan insanlara oldukça sarsıcı gelecek hakikatler  yavaş yavaş  aydınlığa çıkmaktadır. Anlamamız gereken  en önemli şey  , milliyet , din ayırt etmeden bunların üzerine yani insan olmaya adım atmaktır ki bu insanlığa geçiş erkek ve kadının bir olması ile mümkündür.

Bir an önce tüm dünya kadınları  birleşerek dişil enerjiyi dünyasal yerine oturtmalı bu konuda gerekenleri acilen yapmalıdır.  Her konuda olduğu gibi burada da değişecek olan  ve üzerinde çalışmamız gereken şey inanç kalıplarımızdan oluşan zihniyettir.

SEVGİYLE KALIN COŞKUYLA YAŞAYIN…

BİHİN EDİGE

 

Geri Dön