Somut olan şeylerin bile baktığımızda görebildiğimiz ve göremediğimiz tarafları vardır. Ve göremediğimiz yerler genelde görünenden çok daha önemlidir.
Somut olan şeylerin bile baktığımızda görebildiğimiz ve göremediğimiz tarafları vardır. Ve göremediğimiz yerler genelde görünenden çok daha önemlidir. Örneğin bir binanın bakınca göremediğimiz temeli, görünen şeklinden çok daha kıymetlidir. Soyut kavramlar da ise iyice karmaşa yaşamakta ve görünen ile görünmeyen arasındaki dengeyi kurmak yerine genelde ya hiç sorgulamadan inanan veya tamamen görmediği şeyi reddeden taraflar olarak ayrışmakta ve birbirimizi anlamamakta yarışmaktayız. Ayrı kültürlerde yetişmiş başka başka kavramları zamanında bir tohum şeklinde zihnimize ekmiş olan bizler o tohumun filizlenmesine ve kök salmasına olanak sağlarız.Zaten eğitim sistemimiz de sorgulamadan ezbere müsait bir yapıdadır.
Kök salan bu kavram her ne ise sorgulanmadan korunur ve saklanırsa kişinin tüm benliğini kaplar ve inandığıyla öyle bir bütünleşir ki artık bu kökleşen inanç onun değişmez gerçeği olur. Bu safhada , inancın doğruluğu yanlışlığı değil, benliği ne kadar kuşattığı, duyguları nasıl sarıp sarmaladığı önem kazanır.
Artık kişi inancı değil, inanç kişiyi yönetir Oysa her inanç bir süreçtir,değişkendir,yaşar ve ömrü dolunca ölür. Muhafazakar olduğunu söyleyen bir çok kişi aslında evrensel değerleri değil bu kendisini yönetmeye başlayan ve aklını devre dışı bıraktıran inançları muhafaza etmektedir. Oysa bu inançların çoğu zamana, şartlara ve mekana göre son kullanma tarihini çoktan bitirmişlerdir.
Bir de bunun tam tersi hiçbir şeye inanmayan, “Ben gördüğüme inanırım” diyerek bir çok gözümüzle göremediğimiz ama araştırarak fark edebileceğimiz yasaları inkar eden, sözüm ona bilime inanan gurup vardır. İnsanoğlu tarafından ispat edilerek bilim haline gelmiş, kitaplara geçmiş bildiğimiz şeyler olduğu gibi henüz keşfedemediğimiz ama yavaş yavaş sırlarına erdiğimiz ve yarın bilim haline gelecek tezler de bulunmaktadır. Böyle şeylere de inanmıyorum demek bana göre biraz tembellik ve çokça yobazlık olmaktadır. Fizik de atom parçalandıktan sonra ortaya çıkan gerçekler eskiden hayal bile edilemeyecek bambaşka bir evreni önümüze sermiştir. Bunlar şu an bilim kitaplarında olmasına rağmen kendileri okumadığı için “İNANMIYORUM” diyen bir çok kişi bulunmaktadır. Unutmayın ki siz gözünüzü yumdunuz diye güneş battı sanıyorsanız yanılmaktasınız..
Gözümüzü, aklımızı, yüreğimizi açıp, görünen ile görünmeyen arasında bir denge kurup,onun farkındalığıyla yaşayarak aydınlığa çıkacağız.
Sevgiyle kalın coşkuyla yaşayın…
BİHİN EDİGE