Tüm evrenin tek bir bütün olduğunu, görünen ve görünmeyen her şeyin ise onun yansımaları olduğunu anlatır holistik yaşam.
Tüm evrenin tek bir bütün olduğunu, görünen ve görünmeyen her şeyin ise onun yansımaları olduğunu anlatır holistik yaşam.
Ve dolayısıyla evrendeki her şey birbiriyle ilişki ve iletişim içerisindedir. Oysa biz dünyada bu yansımaları madde halinde algıladığımız ve de zamana ve mekana adeta hapsedilmiş olarak yaşadığımızdan dolayıdır ki bizim bu tekliği anlamamız ancak ilim,bilim ve de farkındalık gerektirmektedir. Egomuz dediğimiz nefsimiz bunu böyle algılasa da aslında ruhumuz o tek olanla her an birdir. Ama kendimiz zannettiğimiz ego asla bunun farkında değildir.
Ego, yaşamda kalmak için devamlı bir mücadele halindedir. Etrafındaki herkesi ve her şeyi kendisinden ayrı ve kendisini tehdit eden unsurlar olarak görür. Bir yandan kendisini diğerlerinden korumaya çalışırken , bir yandan da onlardan daha kazanan olmaya çabalamaktadır.
Bu dünyada başarılı olabilmesi için iyi bir işi, iyi bir eşi ve çok parası olmalıdır. İyi bir mevki de kıymetini arttıracak önemli bir husustur. Daha da önemli görünmek için de marka eşyalara para dökerek, ben zenginim imajına sarılır.
Bunlardan yoksun olanlar , daha alt seviyede kendilerini hissedenler ise muhakkak her hangi bir şeye ait olarak kimlik kazanmaya çalışır. Kimi futbol takımı, kimi, bir sınıfı temsil eden parti, kimi dini bir cemaat. Böylece kendini güçlü hisseder.
İnsanların hemen hepsi bir gün öleceğine inanır. Aldığı dini öğretilerde ise öteki alemde iyilik yaptıysa, Allahın emirlerini yerine getirdiyse cennete, kötülük yaptıysa ve emirleri yerine getirmediyse cehenneme gidecektir.
Çoğu kişi; Ben kimim? Allah dediğim yüce güç nasıl bir şey? Evren nedir? Gibi hiç bir meraka kapılmaz. Sorgulamaz . Korku boyutunda , korkarak yaşamaya devam eder.
En büyük korkusu , öbür alemde Allah tarafından cezalandırılacağı, cehennemde yakılacağıdır. Bunun için de ne nedir? Ne değildir? Araştırmadan allahın emirleri sandığı her şeyi yapmaya veya yapar gibi görünmeye çalışır. Bunlardan birisi de SADAKA dır. Bilhassa dini günlerde olmak üzere ve amacı kendisini (oysa bilseki kendi diye bir şey yok) korumak olarak, birilerine para verir veya yardım eder. Hatta şöyle bir sözü de kendilerinden sıkça duyarsınız. “Başımın , gözümün sadakası olsun” Bu zihniyette ayrılık gayrılık vardır ve başkasına yapılan yardım, cenneti garantilemek uğruna Allahın kuluna verilen bir rüşvettir.
Oysa sadaka “ sadakat” kelimesinden gelmekte. Ve aslına sadık kalmak , herkesi bir ve tek olarak görmek ve elindekileri ihtiyacı olanlar la paylaşmaktır. Burada vermek bir vazife değil , kişinin içinden gelen hisdir. Çünkü o aslına sadıktır ve yüreği o tek olanla bir çarpmaktadır.
Dinimiz olan islam da toplumda birliğe, beraberliğe, paylaşmaya ve yardımlaşmaya oldukça önem verir. Kuranda, hak ve hukukatan çok bahsedilmesinden ötürüdür ki, islam dininin peygamberi Hz. Muhammed bir hadisinde “Komşusu açken , tok yatan , bizden değildir” demiştir.
Sevgiyle kalın coşkuyla yaşayın….
Bihin Edige