Yıllardır çok erken kalkar ve sabahın o güzel saatlerini kitap okuyarak geçiririm. Bu saatler, hayatımın en güzel ve en keyif aldığım anlarıdır. Sıcacık kahvem, kitaplarım ve ben!
Cumhuriyetin 87. yılı yaklaşırken, Cumhuriyeti kutlamaya ne kadar hakkımızın var olup olmadığını düşünmeden edemedim.
İnsan bedeninin iki efendisi KADIN ve ERKEK, özünden uzaklaşmış, aslında ne olduğunu, nasıl bir varlık olduğunu tarihler önce unutmuştur.
Başta din olmak üzere her şey o kadar şekilde kaldı ve bizler o kadar içeriğinden uzaklaştık ki hiçbir anlam içermeyen gösterişli bir hayatın içinde kaybolduk
Dün haberleri dinliyorum. Bir kadın güvenlik memuru araba kazası yaparak kanala düşmüş.
Her çocuk , duyduğu veya başına gelen her şeyi ilk önce annesiyle paylaşır. Çünkü anne yavrusunu en içten dinleyen ve onun sevinciyle sevinip üzüntüsüyle üzülen hatta ondan daha çok tepki gösteren tek kişidir.
Seçime iki gün kaldı. Türkiye, tarihindeki en önemli seçimlerden birisini yapacak. Demokrasi, seçim, bunlar kulağa hoş gelen içeriği kutsal (evrensel yasalara uyumlu) fakat gerçekleşmesi “eğer”lere muhtaç sözcükler
Kim söylemiş hatırlamıyorum. Hatırlayabilmek için adını beynime kaydettiğimi de zaten hiç zannetmiyorum. Ama okuduğum şu sözleri asla unutamıyorum.
Bir an durup etrafınıza dikkatlice bir bakın. Dünya’ya,kendi ülkenize,televizyon gazete haberlerine,sosyal medyaya,içinde bulunduğunuz çeşitli sosyal topluluklara.
Bir hafta sonra 2014 yılına gireceğiz. Yeni yıla giriş, yeni umutlar, yeni projeler demektir benim için.